KÜRDİSTAN'A ÇEKİLEN EMPERYALİST BAYRAKLARI ATEŞE VER !


Kürdistan savaş alanı, yüzlerce yaralı ve gözaltı var

Bugün yasaklara rağmen yüzbinlerce kişi Newroz kutlamaları için alanlara çıktı. AKP rejiminin yasakları ve polis saldırıları nedeniyle bugün şiddetli çatışmalar yaşandı, ikisi vekil onlarca kişi yaralandı, 350 kişi gözaltına alındı. Başta Batman, Nusaybin, Cizre ve Yüksekova olmak üzere birçok il ve ilçe savaş alanına döndü.

NEWROZUN YİĞİTLERİNE

Ey umudun savaşan çocukları
Sirkelenecek dehaklar iktidarında
Demirci KAWA'nın ruhunda
Vatanın yigit militan ruhlu insanları

Barikatlar ardlarına öfkeyle haykırır
Boş şişler bombaya gebe bir öfke
Taşlar,yigit ordumun düzensiz savaşçılarının en etkili silahı
Sloganlar tüm planı deşifre ediyor
Yakılan ateşler zafere koşan halkla arşa yükselir

Yürü üstüne yürü
Yıkılacaktır dehakların iktidarı
Halka karşı örülen iktidarın aynsızları
Yürü üstüne yürü
Zafer ateş kadar sıcak
Artık sönmeyecek kadar bagrındadır bu halkın
Ve ezilenlerin...

*RUBAR
 

ÖZGÜR GÜNDEM'İN BUGÜNKİ SAYISI;YA NEWROZ YA NEWROZ !


AFP: PKK tutuklu değişimi istedi

ParisFransız haber ajansı AFP, PKK’nin elindeki 5 esire karşılık müzakereli bir anlaşma çerçevesinde “tutuklu değişimi” istediğini bildirdi. 

Bugün yayınlandığı belirtilen bir bildiriye dayandırılan habere göre PKK, “Bir süreden beridir bir kaymakam, bir polis ve üç Türk askeri elimizde bulunuyor” dedi. 
 
Bildiride, “PKK tutuklulara Cenevre Sözleşmesi’ne uygun olarak muamele ediyor ve bir tutuklu değişimi konusunda Türk hükümeti ile resmi bir anlaşma olmadan onları serbest bırakmayacak” denildi. 

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın konuya daha önce açıklık getirdiğine, ciddi bir müzakere ve tutuklu değişimi olmadan serbest bırakılmayacaklarını söylediğine dikkat çekilen bildiride, Türk hükümetinin gerillanın elindeki 5 kişi için bugüne kadar hiçbir çaba harcamadığı vurgulanıyor. 

AFP’ye açıklamada bulunan bir PKK sözcüsü, sözkonusu kişilerin bir yıldan az bir süre önce gerilla tarafından esir alındığını söyledi. 

ANF NEWS AGENCY

Erdoğdu İsviçre'nin iade kararına karşı açlık grevinde...




 

Türkiye’de hakkında ‘Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası’ verildiği için İsviçre devletine iltica eden ve 4 yıldır İsviçre’de bulunan eski MKP gerillası Hıdır Erdoğdu’nun iltica talebi “Türkiye’deki cezaevleri koşulları iyi, işkence yok” denilerek reddedildi. Türkiye’ye iade edilmek üzere Aaarau Kanton Polisince tutuklanan Erdoğdu, iade talebine karşı Polis Merkezi’nde beş gündür açlık grevinde.

Abdulkadir Atilla İçin Binlerce Kişi

PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan ağırlaştırılmış tecridi protesto etmek amacıyla bedenini ateşe vererek yaşamını yitiren Abdulkadir Atilla için açılan taziye çadırına binlerce kişi yürüdü.

  •      Kaynak: ANF

Bugün Günlerden,16 Mart;Beyazıt ve Halepçe Katliamları...

Katliamlara karşı Beyazıt'ta eylem geçidi 32 

BUGÜN GÜNLERDEN 16 MART.BEYAZIT'TA KATLEDİLEN DEVRİMCİ ÖĞRENCİ,HALEPÇEDE İSE KATLEDİLEN KÜRT...

Kandil'de yaşamını yitiren 9 gerilla için tören yapıldı...



MSA-Kandil’de çığ düşmesi sonucu yaşamını yitiren 8 kadın gerilla ile hastalığı nedeniyleaşamını yitiren bir gerilla için askeri tören yapılarak son yolculuklarına uğurlandı.
Gerillanın denetimindeki Medya Savunma Alanları (MSA) içerisinde yer alan Kandil’in Dola Kokê bölgesinde 4 Mart günü çığ düşmesi sonucu 8 kadın gerilla hayatını kaybetmişti: Amed Serdoz kod adlı Zeynep Ulaş, Beritan Şafak (Hülya Gök), Doza Welat (Rozerin Bilici), Meysa Sipidar (Someyi Sofizade), Nuda Dilara (Sümeye Polat), Rengin Şinda (Şehdiya Zeyrik), Ruken Çayan (Nuran Bellier), Zemyan Gilidağ (Fatma Çete).

5 Mart günü ise gerilla komutanı Ferhat Koçer kod adlı Sabri Açıkça rahatsızlanmış, olumsuz hava koşullarında yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. 

YAĞIŞ ALTINDA TÖREN

Yaşamlarını yitiren 9 gerilla için Medya Savunma Alanlarında büyük bir tören yapıldı. Yoğun yağış altında yapılan törene KCK Yürütme Konseyi üyesi Sülbüs Peri, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Beritan Dersim, KJB Koordinasyonu üyesi Kawenda Herekol, HPG Komuta Konseyi üyesi Fazıl Botan ile HPG komutanlarının yanı sıra çok sayıda gerilla ve yaşamını yitiren gerillaların aileleri katıldı. 


                    
‘Mehmet Karasungur Şehitliği’ne getirilen gerilla cenazeleri için önce askeri bir tören yapıldı. Törende bir konuşma yapan KCK yürütme konseyi üyesi Sülbüs Peri, “Bu arkadaşlar Kürt halkının özgürlüğü için dağa gelip mücadele ettiler. Çığ düşmesi sonucu şehit düşen 8 kadın gerilla Ruken, Meysa,Rengin, Doza, Nuda, Beritan, Dicle, Amed ve bölük komutanı olan Ferhat arkadaşlarımızın şahadetinden dolayı hepimiz çok üzgünüz. Başta şehit düşen arkadaşlarımızın ailelerine ve tüm kürdistan halkına baş sağlığı diliyoruz” dedi. 

ZORLU DOĞA KOŞULLARINA KARŞI DA MÜCADELE VERİLİYOR

Sülbüs Peri konuşmasında sadece “düşmana” karşı savaşılmadığını, zorlu doğa koşullarına karşıda mücadele verildiğini belirterek, savaş tarihi boyunca içinde bulunulan doğa koşullarından kaynaklı böylesi “şehitler” de verildiğini ve bunun mücadelenin bir parçası olduğunu söyledi. 

Çığ düşmesi sonucu yaşamını yitiren gerillaların yıllardır mücadele içinde olduklarına vurgu yapan Peri şunları söyledi: “Bu arkadaşlarımız en sıcak savaş ortamlarında yer aldılar. Böyle bir olayla şehit düştüler ancak bu arkadaşlar büyük bir fedakârlıkla, aşkla, iddia ile mücadelemizde rollerini oynayıp görev ve sorumluluklarını yerine getirdiler. Heval Ferhat en zorlu koşullarda görev almış ve yerine getirmiştir. Kadın yoldaşlarımız ise bu yıl yaşanan savaşta düşmanın tüm yönelimlerine rağmen büyük bir fedekarlık, istekle mücadeleye katılıp büyük değerler yaratmıştır.”

ERDOĞAN ASILSIZ İDDİALARDA BULUNUYOR

Son dönemde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yaşamını yitiren kadın gerillalara ilişkin açıklamalarına dikkat çeken Peri, “Erdoğan doğal kazalar sonucu şehit düşen kadın gerillalar üzerine politika yapıyor. Amed’de jeneratör gazından zehirlenerek şehit düşen 5 kadın arkadaşımız, yine çığ yüzünden şehit düşen bu kadın arkadaşlarımız için asılsız iddialarda bulunuyor. Halkın kafasını bulandırmaya çalışıyor. Halkın gerillasına, özgürlük hareketine karşı güvenini zedelemeye çalışıyor. Bu psikolojik savaşın bir yanıdır. Bu da onların bizim direnişimiz karşısında çaresizliğini, acizliğini ifade ediyor. Topyekün yönelimine karşı gösterdiğimiz direniş karşısındaki acizliğinin gösteriyor. Bu onların gücünü değil, güçsüzlüğünü ifade ediyor. Başından beri bu tür şahadetlere karşı şehitlerimizi siyaset malzemesi haline getirdi. Siyasetini bunun üzerine oturtmaya çalıştı. Ancak biz, halkımızın buna itibar etmeyeceğine ve analarımızın buna gereken cevabı vereceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu



Sülbüs Peri, Kürt özgürlük hareketi üzerinde yürütülen konseptin farkında olduklarını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Bu arkadaşlarımızın şahadetleri her ne kadar bizi çok üzse de onların iddiasını, mücadelesini hareketimiz her zaman yükseltmiş ve yükseltecektir. Bizde kadın hareketi olarak bu kahraman şehitlere çok şey borçluyuz. Eğer bu gün başımız dik büyük bir iddia ile yürüyüp özgürlük için yaşıyorsak bu şehitlerimiz sayesindedir. Biz onların mücadelelerine, amaçlarına ve hedeflerine göre yaşayıp mücadelemizi yükselteceğiz. Sözümüz pratiğimiz olacaktır.”


Konuşmaların ardından gerillalar hep bir ağızdan “Şehîd Namirin”, “Bijî Serok Apo” sloganları attı. Törenin ardından gerillalar dini vecibeler yerine getirilerek toprağa verildi. 

ANF NEWS AGENCY 

Ümraniye şehitlerini andı..

15 Mart 1995'te 1 Mayıs Mahallesi'nde polis kurşunlarıyla yaşamını yitirenler için bugün anma etkinlikleri düzenlendi. Bini aşkın mahalleli, Sivas'ta, Gazi'de, Ümraniye'de yaşanan olaylarda adalet istedi.


Ümraniye şehitlerini andı 13

Etkin Haber Ajansı 
İSTANBUL- Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi'nde 15 Mart 1995 yılında meydana gelen olaylarda yaşamını yitirenler için anma etkinliği düzenlendi. Gazi mahallesinde meydana gelen olayları protesto etmek için sokağa çıkan ve polis ateşiyle yaşamlarını yitiren 5 kişi için mahallede yürüyüş gerçekleştirildi. Bini aşkın kişi, Sivas, Gazi ve Ümraniye'de yaşamlarını yitirenlerin fotoğraflarını taşıdı, adalet istedi.
1 Mayıs Mahallesi'nde yaşamını yitiren İsmihan Yüksel, Genco Demir, İsmail Baltacı, Hakan Çubuk ve Hasan Puyan için ilk olarak, Karacaahmet ve Dudullu'daki mezarları başında anma törenleri düzenlendi. Daha sonra Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Şubesi'nde yemek verildi. Yitirdikleri canları için yas tutan 1 Mayıs Mahallesi halkı, buradan, "Gazi ve Ümraniye katliamını unutmadık, unutturmayacağız", "2 Temmuz Sivas katliamını unutmadık, unutturmayacağız" pankartları açarak, olayların ilk başladığı Cennet Düğün Salonu'na kadar yürüdü. Buradan tekrar, 5 kişinin vurularak öldürüldüğü 1 Mayıs Meydanı'na yüründü.
Yürüyüş sırasında katılımcıların sayısı sürekli arttı. Yürüyüşe Gazi ve Ümraniye'de yaşamını yitirenlerin yakınlarının yanı sıra 1 Mayıs Mahallesi 15 Mart Platformu'nu oluşturan Anadolu Yakası Dersimliler Derneği, PSAKD Ataşehir Şubesi, ESP, Partizan, DHF, SODAP ile HDK, Alınteri, TKP, ÖDP, BDP ve Köz katıldı. Yürüyüş sırasında, Gazi olaylarından sonra gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın büyük bir posteri de taşındı. Yürüyüş sırasında sık sık "Katil devlet hesap verecek", "Biji bıratıya gelan", "Yaşasın halkların kardeşliği", "1 Mayıs'ın hesabı sorulacak", "Halkımız saflara, hesap sormaya" sloganları atıldı. Ayrıca Gazi ve Ümraniye'de yaşamını yitirenlerin isimleri tek tek okundu, yüzlerce kişi de "Yaşıyor" diye karşılık verdi.
Yürüyüş devam ederken, MLKP militanları caddeye büyük bir pankart astı.

'KATLİAMLAR SÜRÜYOR'

Olayların yaşandığı ve 5 kişinin yaşamını yitirdiği meydana gelindiğinde, mahalle halkının öfkesi arttı, "Katil polis 1 Mayıs'tan defol" sloganları atılmaya başlandı. Meydanda, okul duvarında toplanan kitle, Gazi, Ümraniye ve Sivas'ta yaşamlarını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Burada, olaylarda yaşamını yitiren Genco Demir'in kızı Berrak Demir, basın açıklamasını okudu.
Berrak Demir, "Ermeni soykırımında, Dersim'de, Çorum'da, Maraş'ta, Sivas'ta, Kürt ulusuna uygulanan milli zulüm politikasında vb. karşımıza çıkan, devletin gerici-faşist niteliğidir" diyerek, Gazi ve Ümraniye'nin de bu katliamcı geleneğe eklendiğini söyledi. Demir, Gazi ve Ümraniye'de halkın direnerek teslim olmadığını vurguladı. Mart ayı içerisinde Halepçe, Beyazıt, Kızıldere gibi katliamların yaşandığını belirten Demir, "Bugün de egemenler saldırılarını hız kesmeksizin aynı pervasızlıkla sürdürmektedirler" dedi, Uludere'yi hatırlattı. Berrak Demir, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bizler 1 Mayıs Mahallesi halkı ve devrimci demokrat yurtsever güçleri olarak 15 Mart vesilesi ile bir kez daha ilan ediyoruz ki; ülkemiz egemenlerinin siyasi saldırıları karşısında imhaya, asimilasyona, yoksullaştırmaya, iradesizleştirmeye karşı dün olduğu gibi bugün de direndik, direniyoruz, direneceğiz. Tüm halkımızı demokratik kurumlarımızı sahiplenmeye, güçlendirmeye, saldırılara göğüs germeye çağırıyoruz."
Açıklamanın ardından, ölümlerin yaşandığı okulun duvarına karanfiller bırakıldı. Kitle slogan atarak dağılırken, Hasan Ocak'ın resmini taşıyan ESP'liler, bir süre daha yürüyüşünü sürdürdü.
Ümraniye şehitlerini andı 13 

Türkiye sol hareketi üzerine analiz:SOYTARILIKTAN ÇIKIN !

  • RUBARİZM'İN ELEŞTİRİ VE PERSFEKTİFİ

Türkiyedeki Sosyalist hareketlerin teorik yığınlıklarının,pratik tarihi Mustafa SUPİ'lerden,Mahir ÇAYAN'lardan...bugüne devralmış gençliğin o tarihe bir hakarettir.Türkiye sol hareketleri,ne devrimci önderlerin ne de teorik yığınlıklarını bugün koşulları dahilinde uyguladıklarını söyleyebilmek,kör olmaktır.
Tipik 1 Mayısçıklar yapan Türkiye sol hareketi ve tipik mitoz bölünmelerin sürdüğü bu soldan devrim umutlarını gözden geçirmek lazım.

1-GENÇLİ ÜZERİNE
Türkiye'nin değişim öncülüğünü gençlik yapacaktır,değişimin dinamiği gençliktir.Bugün ki gençlik örgütlü veya örgütsüz olsun birbirinden farkı yoktur.Örgütsüz bir gençlik yapısının iiçnde sürdürdüğü yaşam bataklığını ne yazık ki örgütlü gençlerle aynı çizgideler.Aralarındaki farkı pratik olarak pek bişeylerle kıyaslamayız çünkü karı devrim atakları,devrim ataklarını yoketmiştir.

Gençliğin böylesi bir bataklıkta olması,Tükiye toplum yapısının çok büyük katkısı vardır fakat bu asla bir enden olarak gösterilemez çünkü bahsettiğimiz insanlar,bu toplumun değişimi için örgütlenen insanlardır.Yani o toplumun değişmesi gereken noktaları için bugün örgütlenen,yarın o toplum kılığında yaşarsa,dünü'nü kara bir perde misali köreltr,çürütür.

Türkiyedeki uyutulmuş gençlik,yoz kadın-erkek ilişkileri,tüketime dayalı burjuvazi anlayışlı,züpeleşmiş,koca mağazaların vitrinlerine hapsedilmiş bir gençlikden devrim beklenemez.Kapitalizmin içinde,kapitalizmi yaşatanlar kaptalizmle savaşamaz.Savaşırsa ilk önce kendisiyle savaşması gerekir.

Liberal anlayışın ve bireyselciliğin hapsettiği gençliği,gençliğin örgütlü olduğu alanlarda bile hissedilmesi çürümüşlüğün adıdır.Parti saflarında,gençlik herzaman rol oynamıştır fakat,burjuvazi takıntılar,yoz kadın-erkek ilişkileri örgütlü gençliği uyutması için yeterdir.Zaten örgütsüz bir insan saflarda olmayıp,yaşam alanlarında aynısını tekrarlayıp,monoton bir yaşamın,robotlaşmış kuklası,bataklıkta karaya oturmuş bir balık çırpınmasındadır.

Türkiye sol hareketindeki yoz ilişkiler,devrim yolunda meşrulaştırılmış,sosyalizm değil kadın-erkek ilişkisi üzerine kurulmuş sevgililişme partileşmelerine,burjuvazinin geceleri gençliğinin organiza ettiği kokteyllerden bir farkı yoktur.Yoz ilişkiler bataklığında çırpınanlar,devrim ve sosyalizmi ütopyalaştırıp,somutça varettiği yoz ilişkilerle,devrim ve devrimci anlayışı maceralaştırmıştır.Türkiye sol hareketleri,burjuvazizmin bataklığında sosyalizmi,koca mağazaların vitrinlerinde ütopyalaştırmıştır.Mahir ÇAYAN'ların İbrahim KAYPAKKAYA'ların ideolojisini taşıdığını zanneden bu gençliğin ve parti hareketlerinin,onlara hakaret etmekten başka bir işe yaramamaıştır.

2-TÜRKİYE ÖRGÜTLÜ GENÇLİĞİNE VE PARTİ SAFLARINA

Parti safları,geçliği ideolojik olarak varetmelidir.Parti safları,yoz ilişkilere kapatılmalıdır.Mahir'ler,İbo'lar;Devrim ve sosyalizm için ölümsüzleştirken,böylesine bir bataklıkta asla çırpınamışlardır.Böylesine bir tarihe sahip olan Türkiye solu,varolan parti safları ve hareketleri,onun gençliği günbe gün devrim ve sosyalizm saflarında karşı-devrim anlayışlarını meşrulaştırılmıştır.Kendisiyle çelişen,bu koşulların asla ve asla sosyalizm'e hizmet etmiyecektir,etmemiştir.BURJUVAZİNİN KUTSALLARI,TÜRKİYE SOLUN'DA YAŞIYOR !!!
Türkiye solu'nun böylesine çözülmüş garabetinden sıyrılan Orhan YILMAZKAYA ve Yasemin ÇİFTÇİ büyük bir ders vemiştir.Orahlaşmayan,Yasemşnleşmeyen bir gençlik,bir ideoloji,devrim ve sosyazlim hayellerini maceralaştırmakta ısrar etmiştir. 

Ernesto Che Guavera'nın dediği gibi ''Bir kişi kendine devrimci diyor ama devrimci gibi yaşamıyorsa soytarıdan farkı yoktur''

Türkiye sosyalist parti ve devrimci gençliğine SOYTARILIKTAN çık !


ZAFER DİRENENLERİN
GELECEK,UMUDU BÜYÜTENLERİN OLACAKTIR !

*RUBAR ÖZGÜRDOĞAN 

Türk hükümeti: Uğur Kaymaz polise 8 el ateş etti!

Strasbourg Kızıltepe’de babasıyla birlikte öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sorularına Türk hükümeti, "Uğur’un polislere 8 el ateş etti, babası da zaten teröristti" şeklinde yanıt verdi.
 
Kızıltepe'de 2004'te babası Ahmet Kaymaz ile birlikte öldürülen Uğur Kaymaz'ın açtığı davada AİHM'nin "Öldürülmeden olmaz mıydı?" şeklindeki sorularına Türk hükümeti skandal bir yanıt verdi. 

Cinayetle ilgili yargılanan ve beraat eden polislerin yaptığı savunmayla benzerlik savunmada operasyonun Mardin Emniyet Müdürlüğü'ne yapılan telefon ihbarı üzerine gerçekleştirildiği belirtildi. 

Cinayet öncesi mahkemeden arama kararı alındığı belirtilen savunmada, operasyon sırasında Ahmet ve Uğur Kaymaz'ın, polisin çağrılarına kaleşnikof marka silahla karşılık verdiği iddia edildi. 

Skandal savunmada, cinayetin gerekliliği için ise "Olaydan sonra Ahmet Kaymaz'ın evinin önündeki kamyonda yapılan aramada Ahmet Kaymaz'ın terörist faaliyetlere katıldığına ilişkin çok sayıda doküman ele geçirildi. Ahmet Kaymaz, terörist faaliyetleri bilinen bir kişiydi. Yetkililer bu kişileri terör faaliyetlerine katılan şüpheliler olarak listelemiştir" değerlendirmesi yaptı.

Cinayetten sonra yapılan aramada baba ve oğulun üzerlerinde el bombası ve şarjörler bulunduğu iddia edilen savunmada polis raporlarına dayanılarak, Uğur ve babası Ahmet Kaymaz'ın ellerinde barut izi bulunduğu ileri sürüldü. 

Savunmada babanın kullandığı silahtan 5, Uğur'un kullandığı ileri sürülen silahtan da 8, toplamda 13 kez ateş açıldığı ifade edildi. 

"Olay sırasında polislerin karşılık verip ateş etmeleri orantılıydı. Polislerin açtığı ateş yasal yetkilere uygundu" denilen savunmada, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun polisin silah kullanma yetkilerini düzenleyen 16'ncı maddesinin 2 Haziran 2007'de değiştirildiğinin de altı çizildi. 

Türkiye, AİHM'nin, "Ölümcül operasyon gerekli miydi?" sorusuna ise "Polisler, çağrılara yanıt vermeyip, kendilerine ateş açılmasının ardından karşılık verdi. Polislerin hayatları tehlike altında olduğu için başka şekilde davranma şansı kalmadı" yanıtını verdi.

ANF NEWS AGENCY

Kütahyada Kürt işçiler faşist saldırı

 Kütahya'nın Emet İlçesi'nde  inşaat şantiyesinde kalan Kürt işçiler kalabalık bir faşist güruhun saldırısına uğradı

 Kütahya’nın Emet İlçesi’nde  inşaat şantiyesinde kalan 30 kadar Kürt işçiye karşı linç girişimi başlatıldı, işçiler sağlık ocağına sığındı.
İnşaat işçilerine yönelik yapılan faşist saldırı Kütahya Emet İlçesi’nde gerçekleşti. İnşaat şantiyesindeki Kürt işçiler sağlık ocağına sığındı, çevrede toplanan faşist güruhun taşlı saldırısına uğradı.
kutahya-2

Saldırgan ırkçı-faşistler provokatif bilgiler yayarak, şantiyede kalan 30 kadar Kürt işçisine yönelik bir linç girişimi başlattı. Linç girişimine karşı çok sayıda polis ve askerin ilçeye gönderildiği ve gergin bekleyişin sürdüğü belirtildi.

Kütahya’da inşaat işçilerine yönelik bu faşist linç girişimi, saldırıların devletin ‘iyi-çocuk’ işleri olarak sistematik katliamların devamına işaret ediyor.

NEWROZ...

NEWROZ ATEŞLERİ YAKILMAYA BAŞLANDI.2012 YILINI NEWROZUN DİRENGEN VE MÜCADELECİ RUHUYLA ZAFER VE DEVRİMİN REHBERİYLE KÜRT BAHARINA ÇEVİRELİM.



NEWROZ ATEŞİNİ KOMÜNİZMLE KÖRÜKLE !
BIJİ NEWROZ !
NEWROZ ATEŞİYLE İSYANI KUŞAN !

İnsan Yakmanın Zaman Aşımı Olmaz...





2 Temmuz 1993 yılında 35 kişinin yakılarak öldürüldüğü Sivas Katliamı’nın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen ne failler, ne organizatörler bulundu. Devletin bütün katliamlarda olduğu gibi Sivas Katliamı’nda da izlediği yöntem değişmedi. Sözde yargılama adı altında 20 yıla yayılan katliam davasında savcı zaman aşımı talep ederek, devletin katliamdaki rolünü aklamayı tercih etti. 

Esenyurt'ta yitirdiklerimize dair...



Esenyurt’ta 11 işçiyi yitirdik, tıpkı ‘93’te Sivas’ta ve Uludere’de yitirdiklerimiz gibi Zonguldak’ta da yitirdiğimiz maden işçileri oldu, dünün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bugünün ise sözde Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in muhtemelen kafası 'güzel'ken yaptığı açıklama vardı, ölen madden işçileri için ‘güzel öldüler’ pespayeliğini göstermişti. İşte Esenyurt’ta yitirilen 14 yoksul işçinin katili bu sistemin temsilcisi AKP ve Alman Ece Proje şirketiyle birlikte Kayı İnşaat’tır.

Bu ülkede TV’lere çıkıp Tayyip fuhuşu övse yine şüphesiz, bu ülkede yaşayan birçok kişi (en azından %50'lik şu beyni alınmış kesim)bizimde annemiz orospudur diyecek kadar gevşek davranıp bu şekilde hayasızca tutum alacak.. Öyle ya tepkisel olarak görüş bildirip yorum yapanlara karşı işi dini ritüellerle süsleyip işi, ana avrat küfür eden bir zihniyetin temsilcilerinin Esenyurt'ta yitirilen 14 emekçi yoksul işçi için, aldığı oydan başka dayanağı kalmadığı gibi, milli irade saçmalığına sarılıp mutlu olduğunu gördük! 14 işçinin acısını yüreklerinde hissetmeyenler: Hepiniz orospu çocuğusunuz!

Ve hesap vermek zorundasınız! Hesap vereceksiniz!

KAYNAK:
halkingunlugu.blogspot.com

Hindistan Komünist Partisi (Marksist)-Polit Bürosu Açıklama yaptı



Polit Bürosu Tebliği

Tarih: 11 Mart 2012
 

Basın Tebliğ
 
Hindistan Komünist Partisi (Marksist) ve Polit Bürosu 10-11 Mart 2012 tarihinde Yeni Delhi'de bir araya geldi. Bu açıklamayı yayınladı:
 
Polit Bürosu mevcut siyasi durumun hisse senedi aldı. Son durumu meclis seçimlerde Kongre Partisi'nin kötü performansı, özellikle Merkezi fiyat artışı ve üst düzey yolsuzlukla mücadelede kendi başarısızlığına UPA Hükümet politikaları konusunda halkın hoşnutsuzluğunu belirtir. Böyle bir durumda, Manmohan Singh hükümeti halkın ve ülkenin çıkarlarına zarar verecek önlemler almayı durdurmak gerekir.
 
Ülkenin insanlar yardım için acilen arıyoruz ve hükümet yükünü insanların ilerletmek olacak önümüzdeki Birliği Bütçesi olarak bazı önlemler olmamalıdır. Bu multibrand perakende ticaret DYY izin çabalarına son vermelidir. Bu kamu sektöründeki işletmeler hisse yatırım yapmama durdurulması gerekir; ONGC hisse yatırım yapmama da beceriksiz bu yaklaşımın budalalık altını çiziyor.
 
Hükümet etkin bir Lokpal kurmak böylece Lokpal mevzuata uygun değiştirilmiş ve parlamentoda kabul edilen emin olmalıdır. Gıda Güvenliği Bill de çok evrensel bir kamu dağıtım sistemi ve devletlerin haklarına tecâvüz değil ki bu sağlayacak şekilde tadil edilmelidir.
 
28 Şubat Genel Grev
 

Polit Bürosu, merkezi sendikalar ve 28 Şubat genel grevin başarısı üzerine işçi sınıfını tebrik etti. Tüm merkez sendikalar tarafından verilen bu grev çağrısı birleşerek tüm sanayi ve hizmetler sektörlerinin işçileri ve çalışanları tarafından önemli bir protesto eylemi olduğunu. Ülkenin her yerinde bu grev için yaygın tepki UPA hükümetinin neo-liberal politikaların yükselen muhalefet ruh hali gösterir. CPI (M) hak ve geçim savunma emekçilerin mücadeleleri ve hareketleri yoğunlaştırmak için bütün sınıf ve kitle örgütlerinin çağırır.
 
Federalizm Savunma
 
Polit Bürosu Benzer tutuklamalar vb yapımında, polislik devletlerin yargı yetkisi geçersiz kılar Ulusal Terörle Mücadele Merkezi (NCTC) bazı hükümlerinin karşı birçok şef bakanları tarafından alınan standı desteklenen, eyalet hükümetlerinin bazıları doğru önerilen değişikliğe karşı çıkıyorlar Demiryolu Koruma Kuvvetleri Yasası hangi merkezi ve devletler arasında yetkilerin anayasal bölünme violative olan RPF devlet polis bürolarının yetki olacaktır.
 
Devletlerin hakları merkezinin büyüyen tecavüzüne karşı federal ilkesinin iddia olumlu bir eğilim. CPI (M) Merkez-devlet ilişkilerinin yeniden yapılandırılması hususunda geniş bir anlama gelmek için tüm demokratik güçler çağırır.
 
2G Spektrum Kararı
 
Polit Bürosu güçlü, ilk giren 122 şirketlere 2G lisanslarının tahsisi çarptı Yargıtay kararı karşısında bir inceleme dilekçe için ilk olarak hizmet UPA hükümeti eleştirdi. Mahkemesi'nin tarihi kararı ihale yolu ile kıt doğal kaynaklarının tahsisi hakkında doğru kurallar ortaya konan veya piyasa değerlendirmelerine dayandırmıştır.
 
Bunun yerine imminently makul kararı kabul, Manmohan Singh hükümeti, bu kararın gözden arıyor. Ayrıca bu konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başkanlık referans düşünüyor. Tüm bu hükümetin çıkarlarını ve yanlış yapma fikrinde olanların korunması üzerine eğilmiş olup gösterir. Hükümet yürütme yetkileri verme politikası üzerinde yargı tarafından olmayan tecavüz adına yürütmenin elinde takdir yetkisine korumak istiyor. Duruşunu daha da 2G spektrum tahsisinde Manmohan Singh hükümetinin suç ortaya benimsedi. Savunma ilk görev politikası sadece A Raja ama Ayrıca korkutmak spektrum kaynaklarının yağma izin sorumlu sonra maliye bakanı ve başbakan olmadığını gösterir, ilk gelen için hükümet tarafından koydu.
 

Batı Bengal Saldırıları
 
Polit Bürosu güçlü CPI (M) ve Sol Cephe işçi ve Batı Bengal destekçilerine karşı devam eden saldırıları ve şiddet olaylarını kınadı. 28 Şubat genel grev kampanyası sırasında TÜFE korkunç cinayet (M) Bardhaman ilçesinde liderleri Pradip Tah ve Kemal Gayen Trinamul goons dokunulmazlıkla şiddet yiyebilirsiniz gösterir. 28 Şubat grev sırasında çok sayıda saldırılar devletin farklı yerlerinde işçilerin sunuldu. TMC liderliğindeki hükümet göz yumuyor ve bu tür saldırıları haklı edilir. Bu şiddete rağmen insanlar kendi haklarını talep dışarı geliyor. TÜFE devlet konferansın bitiminde Tugayı mitingde görülen seferberliğe (M), bu direnişin bir tezahürüdür.
 

Parti Kongresi


 Polit Bürosu 20. Kongresi için Politik-Organizasyonel Raporu taslağını tamamladı. Taslak şimdi tartışmalar ve onay için Merkez Komitesi önünde yer alacaktır. 

HGP Anakarargah Komutanlığı;8 gerilla yaşamını yitirdi

 HPG yaptığı açıklamayla Kandil bölgesinde 4 Mart tarihinde çığ düşmesi sonucu 8 gerillanın yaşamını yitirdiğini belirtti. 




HPG Anakarargah Komutanlığı, Medya Savunma Alanlarına bağlı Kandil bölgesinde 8 gerillanın çığ düşmesi sonucu yaşamını yitirdiğini duyurdu. Anakarargah Komutanlığı, rahatsızlanan bir gerillanın da tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdiğini kaydettiği açıkladı.
HPG şöyle dedi: “4 Mart günü Medya Savunma Alanları’na bağlı Kandil alanının Dola Koke mıntıkasında çığ düşmesi sonucu görevde bulunan 8 yoldaşımız şehit düşmüştür. Değişik birliklerden gelen yoldaşlarımızın katılımıyla yapılan kurtarma çalışmalarına rağmen ağır kış koşullarından kaynaklı arkadaşlarımız kurtarılamamıştır.
Yine 5 Mart günü rahatsızlanan Ferhat arkadaşımız olumsuz hava koşullarından kaynaklı yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır.”

HPG’nin verdiği bilgiye göre çığ düşmesi sonucu yaşamını yitiren gerillaların kimlik bilgileri şöyle:
-1989 Diyarbakır doğumlu, Amed Serdoz kod adlı Zeynep Ulaş
-Hakkari doğumlu, Beritan Şafak kod adlı Hülya Gök
-1991 Van doğumlu, Doza Welat kod adlı Rozerin Bilici
-1988 Doğu Kürdistan Sine doğumlu, Meysa Sipidar kod adlı Someyi Sofizade
-Van doğumlu, Nuda Dilara kod adlı Sümeye Polat
-1989 Batman doğumlu, Rengin Şinda kod adlı Şehdiya Zeyrik
-1991 Hakkari doğumlu, Ruken Çayan kod adlı Nuran Bellier
-1992 Doğubayazıt doğumlu, Zemyan Gilidağ kod adlı Fatma Çete
Rahatsızlanarak 5 Mart günü yaşamını yitiren gerillanın kimlik bilgileri ise şöyle:
-1974 Şirvan-Siirt doğumlu, Ferhat Koçer kod adlı Sabri Açıkça

Tüm Kürdistan’da oldukça sert geçen kış koşullarının en çetin yaşandığı alanların başında gelen dağlarda tüm tedbirlerine rağmen yaşanan kayıplardan derinden etkilediklerini belirten HPG Anakarargah Komutanlığı, “Yaşanan şahadetler HPG olarak, her türlü direnişi göğüsleyen, her koşul altında görev kutsallığı ve bilinciyle hareket eden yoldaşlarımızın izinde kararlı yürüyüşümüzün andı olacaktır” dedi.

Kaynak: ANF

İstanbul'da 8 Mart mitingi


İSTANBUL-
Kadıköy’de binlerce kadının katılımıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. Kadıköy'de şenlik havasında geçen mitingde, kadınlar "yaşama hakkı, özgürlük ve baskıların sona ermesini" istedi. Kürt meselesinin çözümü ile tutsakların serbest bırakılması taleplerini haykırdılar

MİTİNGDEN NOTLAR

-DİSK kortejinde siyasi operasyonlara tepki vardı. "KESK'li kadınlar yalnız değildir", "Faşizme hayır", "Tutuklu kadınlar serbest bırakılsın" dövizleri taşındı.
-Kadınların ön plana çıkan talepler; kadına yönelik şiddetin, savaşın, politik kadınlara yönelik gözaltıların son bulması ve tutuklananların serbest bırakılması, kadın emeğinin sömürüsüne son verilmesi ve kadın emeğinin görülmesi oldu.
-Kürt kadınları mitingin en kitlesel kortejini oluşturdu. Coşkulu kortejde, kadınlar yöresel kıyafetleriyle yer aldı. Sarı, kırmızı, yeşil renkler ağırlıktaydı. Tutuklu Kürt kadınların isimlerinin yazılı olduğu pankart taşındı. Özgürlük ve müzakerelerin başlaması talebi öne çıktı. Gerilla fotoğraflarının yer aldığı pankart ve dövizler taşındı.
-Mitinge Roboski'de yaşanan katliam da taşındı. Roboskili kadınların yaşadığı acılar dile getirildi.

-Miting alanında Sivas katliamı davasının zaman aşımına uğratılmak istenmesi de taşındı. "17'si kadın 37 can bu mu demokrasiniz. Bu nasıl vicdan, zaman aşımına dur de- Sancaktepe Gençliği" pankartı açıldı.
-Hemşinli kadınlar, Hemşince "Hemşinli kadınlar, duyuyor musunuz, buradayız" pankartıyla yürüdü.
-Kadınlar, kadına yönelik şiddet davalarındaki yargı kararlarına tepki gösterdi. N.Ç. kararı öne çıktı.
-SKM'li kadınlar, cinayete kurban giden hemcinslerinin fotoğraflarını taşıdı.
-TMMOB'lu kadınlar, mor kurdele bağladıkları beyaz baretleriyle alandaki yerlerini aldı.
-Hey Tekstil'de işten atılan kadınlar, çocuklarıyla beraber miting alanında yerlerini aldı.
-Malatya'da kurulan füze kalkanına karşı Kürecikli kadınlar mitinge katıldı. Kürecikli kadınlar, "Savaşa hayır" dedi.
-Kadınlar, Başbakan'ın "3 çocuk" tavsiyesi ve 4+4+4 eğitim sistemine tepki gösterdi.
KAYNAK:ANF-ETHA

Filistin Halk Kurtuluş Cephesinden Açıklama

Filistin Halk Kurtuluş Cephesinden Siyonist İsrail saldırısıyla ilgili açıklama; 

FHKC Sitesindeki Açıklama


FİLİSTİN DİRENİŞ KOMİTELERİ LİDERİ ÖLDÜRÜLDÜ


FHKC'dan yapılan açıklamaya göre,Cuma günü öğleden sonra İsrail ordusunun Gazze kentinin batısında Filistin Direniş Komiteleri Genel Sekreteri Zuheyr el Kaysi ve hareketin diğer bir kadrosu olan Mahmud Hanani’yi, araçlarına düzenlenen hava saldırısında öldürdü.

İkinci hava saldırısı Gazze’nin doğusuna düzenlendi. Burada da İslami Cihad’ın silahlı kanadı El Kudüs Tugayları’na bağlı 3 militan hayatını kaybetti. Aynı örgütün 2’si yerel komutan olmak üzere 7 üyesi de biri Gazze merkezine yönelik olmak üzere düzenlenen hava saldırılarında öldü. 

Direniş Komiteleri’nin önceki genel sekreteri Kemal El Nayrab 19 Ağustos 2011’de Gazze Şeridi’nin güneyindeki Rafah’ta düzenlenen bir hava saldırısında hayatını kaybetmişti. 


KAYNAK:
http://pflp.ps/

8 Mart Emekçi Kadınlar Günü !

BIJİ 8'E ADARE ! YAŞASIN 8 MART !
Emekci kadınlar diğer kadın işçiler gibi günde 8- 10 saat emeklerini satarak yaşamlarını kazanırken, diğer ev emekçisi kadınlar gibi işçinin ertesi gün yeniden üretmesi için evde de çalışmaya devam eder. Fabrikaların gelecekteki işçilerini yetiştirir. Burjuvazi, gider olarak gördüğü ve işçiden çaldığı hizmetleri aile çatısı altında “doğal iş bölümü” adında kadının üzerine yıkmıştır. Kadın, hem aşçı, hem hizmetçi, temizlikçi, çamaşırcı, bulaşıkçı, hasta, yaşlı ve de çocuk bakıcısıdır. Üstelik kendisinin de işçi olması durumunu değiştirmez daha da ağırlaştırır. Bu nedenle iki kez sömürülür kadın: Fabrikada hizmet ya da mal üreten işçi olarak, evde hizmet üreten emekçi olarak… Bu nedenle emekçi kadınların kapitalizme karşı öfkesi erkek emekçilerden iki kat daha fazladır.

Eğer kadın bir de ikinci ulus muamelesi görüyor, aşağılanıyor, yok sayılıyorsa, Kürt kadınlarında olduğu gibi ulusal olarak da, yani üçüncü kez sömürüye maruz kalır.

Kadının mücadelesi sınıfsal mücadeleden ayrılamaz, kopartılamaz. Kadının bir cins olarak mücadelesi de bu mücadelenin ertelenemez sorunlarındandır. Kapitalizm kadınların emeğini sömürmekle kalmaz. Kadına bir cins olarak da kendisini pazara sunmasını dayatır. Görüntüsüne, giyimine kuşamına göre çalışacakları seçer, onu vitrin gibi, eşya gibi görür. Ona eşya olmayı, edilgen olmayı, ikincil olmayı emreder. Tüketilen ve tüketen bir nesne… Her türlü taciz, aşağılanma ya da dayatmaların sorumluluğunu yine ona yükler. Kadının kapitalizmin cinsel sömürüsü karşısında da tek kurtuluş yolu yine sınıfsal mücadeleden geçer....

YASASIN EMEKCI KADINLARIN DEVRIM MÜCADELESI...

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) lideri Alfonso Cano !




1960´lı yılların başında Bogota Üniversitesi Antopoloji Bölümü´nde öğrenim gören Alfonso Cano, daha o yıllardan öğrenci hareketinin liderlerinden birisi oldu. 1964´ten beri örgütün lider kadroları arasında bulunan Alfonso Cano, örgütün ´fikri önderi´ olarak görülüyordu. 


Gerçek adı GuillermoLeón Sáenz Vargas olan Alfonso Cano, 1993´te silahlı mücadeleyi bırakmayı savunan Kolombiya Komünist Partisi´yle(PCC) yollarını ayıran FARC-EP tarafından 2000 yılında tekrar kurulan Gizli Kolombiya Komünist Partisi´nin (PCCC - Clandestine Colombian Communist Party) de lideri ve ideoloğuydu. 




Cano, FARC´ın efsanevi lideri ve kurucusu Manuel Marulanda´nın 2008´de kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmesi sonucu örgütün liderliği ele almıştı. ´Mono Jojoy´ lakaplı askeri önder Jorge Briceno´nun 2010´da, yine örgütün yönetici kadrosundan Raul Reyes ve Ivan Rios´un 2008´de öldürülmesinin ardından Cano, Kolombiya devleti tarafından tek hedef haline getirilmişti. 


2008´de Marulanda´nın görevini devralan Cano, 8 bin üyesi bulunan FARC´ı yeniden inşa etmeye ve örgütlemeye başlamıştı. 4 Kasım akşam ordunun Suarez ile Loperz de Mikay bölgelerinde yaptığı operasyonlarda hayatını kaybetti. Açıklama Cauca Eyalet Valisi Alberto Gonzales´ten geldi. 


Cano´nun öldürülmesi, geçen yıl göreve gelen ve ´FARC ile savaş´ sözü veren Devlet Başkanı Juan Manueel Santos için büyük bir zafer olarak nitelendirildi. 


Cano´nun öldürülmesinin ardından bir açıklama yapan Devlet Başkanı Santos, örgüte tarihinin en büyük darbesini indirdiklerini iddia etti. Santos, FARC´a da silahlarını bırakma çağrısında bulundu. 



FARC´ın yönetim kadrosu yürüyor. En önde Alfonso Cano, Jorge Briceno ve Manuel Marulanda.






1984´te Kolombiya devlet yetkilileri ve bakanlar FARC ile müzakerelerde bulunmuştu. Görüşmelerde Alfonso Cano da yer almıştı.